3 Şubat 2016 Çarşamba

LOCKE:DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLCULUK

Hayat bir bilinmezden ibarettir aynı bir tabularasa. İnsan hayatı düşe kalka doldurur . Bilmediği bir dünyaya gelen insanoğlu çevresiyle birlikte kendini , kendi anlamını arar durur. Hayat, her gün ve her saat başka bir yönüyle tanıştırırken insanı,  bu çeşitli ve sürekli değişim içerisinde insan her  deneyimiyle değişir, varoluşunu zenginleştirir, hayatı kendisine daha tanıdık hale getirir.

 Bir çocuk sobaya dokunmak isterse aile üyeleri onu engeller ama bir gün sobaya eli değer ve elinin yanmasıyla o zaman sobanın yaktığını anlar, bir daha sobaya dokunmaz. İnsanın bütün yaşam serüveni aslında o sobaya dokunup dokunmamasıyla  ilgilidir . Onu mutlu ya da mutsuz edecek olan ise sonuçları göze alıp almama olgunluğudur. Ivan dünyaya geldiğinde babası yanında değildi. Hiçbir zaman da olmadı. Ivan büyüdü kendi hayatının sorumluluğunu almaya başladı,seçimlerini sağlam bir zeminde yapmayı kendine ilke edindi. Bir hayat kurdu. İyi bir eş,iyi bir baba ve iyi bir çalışan olma vasıflarını elde etti. Emin adımlarla kurduğu bu hayat bir anlık boşluğuyla yerinden oynadı ve zemin sallanmaya başladı.

Ivan hep o başa dönmemek için yaşamış bir karakter. Babasının ona yaşattığı hiçlik duygusunu onun gibi olmama kararını alarak bir var olma çabasına dönüştürür. Babası gibi olmama kararı bir zamandan sonra Ivan da bir alışkanlığa  dönüşür. Manası derinlerde kalır ve kaybolur. Alışkanlıklar körleştirir insanı,yeniden görmek hatalar ile olur. Bazen hatalar yeniden doğuşu bazense dibe batışı  getirir. Ivan'ın uyanışı o tek gecelik ilişkisi ile başlar,çorap söküğü gibi gerisi gelir. Bir çizgi düşünün bir yanı siyah bir yanı beyaz siz ise grinin üstündesiniz,hayat aslında o üçü arasındaki gidip gelmelerimiz. Ivan hep beyazın üzerinde olmaya çalışır.Doğru,dürüst,çalışkan,sorumluluk sahibi bir erkek olur. Bir anlık dalgınlığı ile bütün sıfatlarına bir soru işareti düşer ve siyah tarafa geçer. Bize sunulan araba yolculuğunda İvan'ın o siyah taraftan gri çizgiye nasıl geçeceğine dair bir sorgulamadır. Ivan yaptığı hata sonucu bir hayatın dünyaya gelmesine sebep olmuştur. Bunun sonucunda o bir anlık hata ömrü boyunca peşinden gelecek bir yaşama dönüşmüştür. O zaman bunu eşine söylemelidir. Gerekirse milyon dolarlık işi tehlikeye atmalıdır. Çünkü başlangıçlar önemlidir. Bütün serüvenin kuruluşu o başlangıçtadır. Ivan'ın bebeğin doğumuna yetişmek için verdiği kararlar birçok insanın kabusu olur. Ama Ivan kendi yaşadığı kabustan uyanışı için o bebeğin yanında olması gerektiğine inanır ve bunun için her şeyi göze alır. Pervasız, umarsız, sorumsuz nitelemelerinde bulunabilir Ivan için. Ama bir insanın doğuşu yok ola oladır. Eşinin yaşadığı şok, kelimelerle tarif edilemez. Babalarını maç izlemek için bekleyen çocuklar bir daha o tabloya ulaşamayacaklardır. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ama olacak olan şey bir başlangıçtır.

 Bir adamın kararı birden fazla insanın hayatına etki ediyor. Hangi tarafı seçse diğer tarafın boynu bükük kalacak. O yüzden Ivan bir tarafı değil bir şeyi seçiyor. Bebeğin doğumunun yanında olmayı seçerek aslında bir yaşamın sorumluluğunu seçiyor. Burada diğer kadın olarak tabir edeceğimiz kadının sıfatı sadece anne. İvan için ötesinde bir şey değil. Bu noktasından dolayı Ivan Locke'a sorumsuz demek haksızlık olur belki de. Filmde Ivan ile baş başa olmamız diğer karakterlerin sadece sesleriyle bizim hayal dünyamıza bırakılması hikayeyi özgürleştiren ve evrensel yapan bir nokta.

Ivan o kadar eminki yolun doğru olduğundan hep gitmekten bahsediyor. Geri döneceğini de söylüyor ama önemli olan gitmek. Giderek kendini Locke'lerin hiçliğinden kurtararak Ivan yapacağına inanıyor. Yolun nereye gittiğinin ve sonucunun neler olacağının farkında. Gözü kara bir şekilde atıyor bütün adımlarını. Bunu yaparken klasik aşık olup karısını terk eden adam klişesinden çok uzaklarda bir yoldan gidiyor. Bir adamın her şey ile yaptıklarının sorumluluğunu alma, gözü karalığını izliyoruz.





Ivan eşinin gireceği bunalımın da çocukların yaşayacağı şoku da o kadının acılarını da o bebeğin masumiyetini ve kendi hayatının yok oluşunun sonuçlarını üstlenmeye gönüllü. Ne gerek var denilebilir. Ama Ivan'ı anlamak klasik kalıplarla mümkün değil. Çünkü bazen insanın doğru dediği şey bütün dünyanın kitabında yanlışın en bariz olanıdır. İnsanın içindeki sesi o doğruyu öyle bir haykırır ki diğer bütün sesler yok olur. Ivan Locke da o sesin gücü ile hayatını kendi elleri ile yıkıp yeni bir başlangıca gidiyor. Steven Knight'ın yönetmeliğini ve senaristliğini yaptı başrolde Tom Hardy'nin(Ivan Locke) yer aldığı Locke filmi Ivan Locke'un hayatının sarsılışının serüvenini bize bir araba yolculuğunda Ivan'ın yanına oturtarak onun telefon görüşmeleri üzerinden anlatıyor. Tek mekan tek kahraman ama enfes bir varoluş hikayesi ortaya çıkıyor. İyi seyirler...