23 Mart 2016 Çarşamba

DETACHMENT:SESSİZ ÇIĞLIKLAR

                                                                                          





    ''Ve hayatım da aynı anda hiç böylesine kendimden kopmuş ve bir o kadar da kendimde hissetmemiştim''    Albert Camus

Dünya bir yere doğru gidiyor.İyiye  doğru gidiyor  diyenler de var. Kötüye doğru gidiyor diyenler de var. Dünyanın gittiği o yere  doğru insanlar da gidiyor. Ruhlar sıradanlaşan bu dünya da ölüyorlar.Ölmeleri sistemin kendi eliyle oluyor .Ülkelerin isimleri değişiyor,insanların isimleri farklılaşıyor ama insanın acıları,hüzünleri zamanın ve mekanın ötesinde kalıyor . Tony Kaye 'in 2011 yapımlı Detachment filmi Andrien Brody'in şahane oyunculuğu ile bize evrensel bir sistem eleştirisi yapıyor.

Sistem kendini kurumlar üzerinden ifade eder. 
Kurumlar ise insanlar üzerinde kendini gösterir. Bir okul düşünün adı kötü öğrencileriyle nam salmış. Öğretmenlerin de öğrencilerinden aşağı kalan yanı olmayan. Henry Barthes yedek İngilizce öğretmeni olarak bir gün bu okula arz-ı endam eder. Kim olduğunun ve ne olacağının farkındadır. Sınıfa girer,kendini tanıtır,tek bir kuralı olduğunu belirtir.Kuralı ''Dersime gelmek istemiyorsanız,gelmeyin''dir.Bir öğrencinin kendine hakaret etmesine aldırmaz,aynı öğrenci başka bir öğrenciyi aşağıladığın da ise onu sınıftan kovar.Ne kadar sadece zamanı dolana kadar görevini yapacak bir öğretmen havası takınsa da ilkeleri olan bir adamdır Mr.Barthes.Daha sonrasında bir öğrencinin üzerine yürümesi ve çantasını fırlatması üzerine söylediği şu sözler manidardır:''Bu çantanın hiçbir duygusu yok,bu çanta boş.Benim içim de bu çanta gibi boş.Beni incitemezsin.'' Bu duruş karşısında çocuk geri adım atar ve söylenileni yapar. Mr.Barthes kim olduğunu ve ne olmadığını bildiğini duruşuyla öğrencilerine gösterir.

Öğretmen ve öğrenci arasında rütbe farkı olabilir. Ama var olma savaşın da herkes aynı sorunlarla boğuşur. Meredith yetenekli bir kızdır. Fotoğrafçılığa merakı ve ilgisi vardır. İnsanların yüzlerinde ki duyguları yansıtır resimlerine. Ama babası onun sıradanlaşmasını istemekte ve onun ruhunu sıkmaktadır. Meredith kendi var oluş savaşını hem babasına hem topluma karşı verir. Henry geçmişin anılarını,annesinin intiharını,babasının terk edişini yaşam keşmekeşinde heybesinde taşır. Okulda ki diğer öğretmenlerin her birinin hayatında farklı  problemler vardır. Herkes kendi sessiz çığlıklarını atmakta karşılık verecek bir ses bekleyerek. Henry o sesin başkalarından gelmeyeceğinin kendi içinde bulması gerektiğini farkına varmış birisidir. Çünkü hiç bir zaman bir ailesi olmamıştır. Dünya da ki yalnızlığını tüm vücuduyla hissettiği annesinin ölümüne şahit olduğu andan itibaren yaşamın tek başına bir yolculuk olduğuna farkına varır. Her ne kadar şahit olduğu zaman bir çocuk olsa da.

Henry yaşamı üzerinde bir borç olarak taşır. Herkesin yapmaya çalıştığının da bu olduğunun farkındadır. Üzerimize çöken kurallardan,sistemin istediklerinden akıl sağlımızı,ruhumuzu koruyarak çıkmanın yolu okumaktır.Yaşam var olduğu sürece üstümüze gelinecek,köşelere sıkışacağız ama yaşamak cesaret işidir. Cesaretimizi de kendi ruhumuzdan almalıyız. Okuyarak başka ruhların yolculuklarına tanıklık ederek kendi yalnızlığımızın özgün değil genel bir yanı olduğunun farkına varırız. Anlaşılmak şu dünya da bir nimettir. Seni duymak isteyene kendini  anlatabilirsin. Barthes'in Meredith'e söylediği  şey de kanımca şu zor dünyada anlaşılma çabasının zorluğunu gösteriyor. Hayatta her zaman öz farkındalığı olmayan insanlarla karşılaşacaksın. Anlaşılmamak hissi yaşamayı her zaman zor kılacak. Yalnız insan kendinin  farkına varırsa bu zorluklardan gün ışığına çıkabilir. Henry'in geceleri başıboş sokaklarda dolanması,ağlaması ; gün doğduğunda ise Mr. Barthes olarak kendinden emin bir duruş sergileyerek görevlerini yerine getirmesi,onun sunduğu cevabı yaşadığını gösteren bir ayrıntıdır.

Henry film boyunca diğer karakterlerin çıkmazlarına,kayboluşlarına şahit olur. Bir şey yapması gereken zaman da bir şey  yapar, yapmaması gereken zaman da ise bir şey yapmaz. Öğretmenlerin yaşadıkları sorunlardan bir parça taşır,Meredith'in çıkmazını anlar,Erica'nın başıboşluğunu bilir. Herkesten bir parça taşır  ama hiç kimsedir.



Filmin sonuna doğru öğretmenlerden birine söylediği şu sözler: ''Bugün bir şeyin farkına vardım.Ben aslında yokum ,Sarah. Burada olmamalısın,ben burada değilim.Beni görebilirsin ama ben sadece boşluğum''. O kendisinin her şeyiyle farkında olduğunu bize bir daha gösterir. İnsanlar farkındadır ama bir şey yapmaz tıpkı Henry gibi. Henry'in farklı yanı ise eylemlerine sahip çıkmasıdır. Kendini boşluk olarak tanımlaması da arada kalmışlığın onu zamandan ve mekandan koparak bir yokluğa ittiğini gösterir.
 Detachment  her şeyi ile anlatmak istediğini veren bir  Tony Kaye filmi. Derdi olan ve derdini anlatmak için gözünü budaktan sakınmayan ama ayarı kaçırmamayı başaran bir yapım. Sınırlar da dolaşan ,yakan kavuran ,insana kaybettiği ''şeyi'' anlatan bir film. Herkes izlediğinde kaybettiği şeyin ne olduğuna dair bir cevap bulabilecek demek filmin kalitesine dair bir cevap olabilir.